CHP Kurultayı arifesindeyiz.
Hafta sonunda yapılacak kurultayın diğer kurultaylardan çok daha büyük farkı ve önemi var.
Bu kurultayda yapılacak siyasi hata, eskiden olduğu gibi onun bunun adamının üst yönetimlerde yer alır, iş yapma görev üretme yerine, laf üretenler televizyon bülbülleri yer alırsa, CHP’nin işi çok zora girecek ve partide huzursuzlular artacak demektir.
Ülkemizde getirilmek istenen başkanlık sistemle siyasi partilerin, parlamentonun kısaca milletvekillerinin önemi sıfırlanacak.
Partililerin tamamının bu inançla hareket etmeleri gerektiği halde yine eski ayak oyunlarıyla delege avına çıkmaları ve bunun onucunda oluşacak tablo CHP’nin sonu olur.
Bir de acayibime giden durum ise siyasete soyunanlar kendi illeri yerine büyük şehirlerden, seçilebilecekleri yerlerden aday olma alışkanlığı. Kardeşim, sen halkı inandıracak düzeyde bir politikacıysan git kendi ilinden adaylığını koy orada seçimi kazan, gücünü orada kanıtla.
Bu durumda olan, partilerin kapılarının açılmadığı karedeniz, doğa ve güneydoğu illerinde Ana Muhalefet partisinin varlığı yokluğu belli değil. Bu illere mensup parlamenterlerimiz kendi illeri yerine büyük illerden meclise girme savaşı veriyor.
Bu anlayışla o illerde CHP nasıl güçlenip oy alabilir. Bu kişiler nüfusu yüksek o nedenle il delegelerinin de çok olduğu illerin kurultay delegeleriyle partide üst yönetimlerde yerini alıyor. Aslında o ilden ne kadar oy alınıyorsa o oranda Kurultay delegeliği ve benzeri uygulamalar düşünülemez mi?
CHP’nin sıfır çektiği Urfa ve Konya ilinin kurultay delegeleri tüm Trakya delegeleri kadar.
Bunlar CHP kurultayında söz sahibi. En çok oy aldığı illerdeki delegeler illerin nüfusu az olması nedeniyle parti meclisinde görev alamıyor.
Bu kurultayda da yine ayak oyunlarıyla aynı yöntem uygulanacak.
Anlaşılan, yine davul batı illerindeki delegelerde tokmak ise bu partinin oy alamadığı illerin delegelerinde olacak.
Bu yapıyla CHP yine yerinde sayar seçim sonrası da kapısına kilit vurulur. Çok yazık..
*******************************************************
BUNA KİM DUR DİYECEK?
Bir yılda 400 kadın cinayet kurbanı olmuş. Kadına ve çocuklara tacizlerin ardı arkası kesilmiyor.
Sapıklar yol üzerinde herkesin önünde kadınları taciz ediyor tekmeliyor, daha sonra adli kontrolle serbest kalıyor. Araç kullanan kadınlar dövülüyor, Bu olanlar karşısında az sayıda kadının ötesinde tepki gösteren yok.
Atatürk’ün Türkiye’si bu hallere mi düşecekti. Televizyonu açtığınızda, gazeteleri baktığınızda insanların içini karartan haberlerle karşılaşıyoruz. İç açıcı, insanı ferahlatan bir haberi ara ki bulasın.
Diğer yandan, siyasilerin birbirine ağza alınmayacak sözler sarf etmesi, sokak ağzı ile konuşmaları toplumu iyice geriyor, kutuplaştırıyor. Ne yazık ki, ülkemizin idaresini üstlenen kişiler bundan rahatsız olmuyor, toplumu germeye devam ediyorlar. Bunların tarihten ders almaları gerekmez mi?
FIKRA:
KIZMA BE MEYHANECİ
Bir meyhaneci gece yarısından sonra işyerini kapatıp eve gitmiş. Az sonra bir telefon, bir sarhoşu andıran bir ses:
“Abi ne zaman meyhaneyi açacaksın?”
Meyhaneci kızmış:
“Ulan daha şimdi kapadık dükkanı, yarın akşam gel!”
Biraz sonra yine telefon, yine aynı ses:
“Abi ne zaman dükkânı açacaksın?”
Meyhanece kızarak basmış küfürü!
Sabah yaklaştığında meyhaneciye aynı kişiden bir telefon daha:
“Abi ne zaman açacaksın?”
Meyhaneciyi uyku tutmamış neredeyse delirecek:
“Ulan bu saatte açsam ne yapacaksın?”
-“ Abi kusura bakma gece meyhanenin içinde kalmışım da…
ÖZLÜ SÖZLER
Dünyada kedersiz hiçbir insan yoktur, varsa da o insan değildir.
SADİ
Cesaret bir tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.
EFLATUN
kalebet - klasbahis - kolaybet - liderbahis - makrobet
