Her çocuğun temel gereksinimi, koşulsuz olarak sevilmek, yetersiz kalsa veya başarısızlığa uğrasa bile olduğu gibi kabul edileceğini bilmektir.Çocukların iyi ve sağlıklı biçimde yetişebilmesi için koşulsuz sevgiye gereksinimi vardır. Küçük bir çocuğa göre ebeveynlerinin kendisi için beslediği duygulardan daha önemli bir şey yoktur. Ama alışılmış ebeveynlik yaklaşımlarının, yani cezaların, ödüllerin ve diğer kontrol yöntemlerinin çocuğa verdiği mesaj, ancak ebeveynleri memnun etmesi veya etkilemesi koşuluyla sevgi göreceğidir. Aslında çoğu ebeveyn bu mesajı gönderme niyetinde değildir, ama çocuğun zihninde oluşan izlenim tam olarak budur.

Çocuklara kızdığımız zaman ne yazık ki sevgi ya da ilgi ile ilgili koşullar koyarız. Oysa çocukların bizlerden asıl beklediği sevgi ve şefkattir. İyi duygulardan emin olamamak veya terk edilmekten korkmak, çocuk büyüdükten sonra bile kaybolmayacak derin izler bırakabilir. Büyüdüklerinde sürekli birilerine bağlı, bağımsız düşünceler üretemeyen, kendi değerlerini oluşturamayan, fikir ve inançlarını dile getiremeyen bireyler olurlar. Takdirin koşullara bağlı olduğunu ima eden, dolayısıyla kişisel değerin de koşullara bağlı olarak yeniden ve yeniden ölçüleceği mesajını veren yorumlar, çocukların çaresizlik belirtisi göstermesine neden olur.

O zaman ne yapacağız? Çocuklara nasıl davranmalıyız? Belli sınırlar koymalı, kuralları konuşup birlikte belirlemeli ve her ne durum olursa olsun koşulsuz sevmelisiniz. Bu sırada sabırlı olmak,  empati kurmak ve çocuğu anlamaya çalışmakta önemli. Bunun sonucunda ebeveyn çocuk arasında güvenli bir ilişki oluşturulur ve çocuklar işbirliğine daha yatkın hale gelir. Bir sıkıntıya düştüklerinde ebeveyne gelmeye, öğüt istemeye ve boş zamanlarını onlarla geçirmeye istekli olurlar. Ebeveynlikte çocuğun davranışını ona birşeyler öğretme fırsatı olarak görmek, sorunun çözüm sürecine çocuğu dahil etmeyi sağlar. Çocuklara söz dinletmek ve istenileni yaptırmak adına sevgi ve onayı belli koşullara bağlama eğilimi yapılan en büyük hatalardan biridir.

Çocuklarımızın duygu ve davranışlarını sağlıklı bir şekilde anlayabilmek için yaşama, onların gözünden baka-bilmeliyiz. Hepimiz çocuklarımız için en iyisini, en güzelini isteriz ancak bizim doğrularımız, onların doğruları olmak zorunda değildir. Her çocuk bağımsız bir bireydir. Çoğu anne baba, çocuklarını kendi arzularını yerine getirmekle yükümlü bir varlık olarak algılama eğilimindedir. Oysa çocuklar, tamamen farklı özelliklerle dünyaya gelirler. Onların farklılıklarına, özgürlük alanlarına ve kendi dünyalarına saygı göstermeli ve bireysel gelişimlerini, bu farklılıkları göz önünde bulundurarak desteklemeliyiz. Çocuklar zamanla çevreden gelen uyaranlarla benlik algılarını şekillendirirler. Bu süreçte bize düşen görevse onları sürekli sevmek, sevdiğimizi onlara belli etmek ve onları desteklediğimizi göstermektir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.