Siyaset yazılarıma devam ederken Yerel seçimlerde başarılı olup Genel seçimlerde başarılı olamayan CHP ile ilgili yazılarımızın ikincisinde 26-Mayıs-2010 yani 11 yıl önce yazmış olduğum bir yazımı sizlerle paylaşmak istedim.İşte o yazım;

“NİHAYET BAYKALSIZ BİR CHP…

“Baykal CHP Genel başkanlığını bırakmalıdır, çünkü görev süresi içinde başarılı olamamış, partiyi büyütememiş ve halk ile bütünleştirememiştir. Halktan kopuk bir Halk partisinin siyasi arenada elde edebileceği başarı ancak bu kadar olabilirdi ve öyle de oldu.” dedim ve yazdım birçok kez.

Sayın Baykal bu konuda nerede yanlış yapıyorum demek ve bu yanlışları aramak yerine küçük olsun benim olsun hesaplarıyla sadece Genel Başkanlık koltuğunu kaptırmama mücadelesi verdi bana ve birçok CHP’liye göre…

Kendisinin icat ettiği tüzük değişiklikleri ile Baykal yasalarını oluşturarak partide kendisine rakip çıkacak kişilerin önünü kesme hesapları yaptı yıllarca.

Bu nedenle de birçok değerli sosyal demokrat bu tutumlar nedeniyle küstü ve parti ile bağlarını kopardı.

İşte bunun için Baykal artık gitmeliydi ve CHP Cumhuriyet ile yaşıt olan siyasi varlığını Baykalsız olarak Halkın önüne sunup destek istemeliydi.

Yıllarca edindiği tecrübeleri kendinden sonra gelecek olanlara yansıtarak kendisini akıl danışılan ve saygı ile anılan bir kişi olarak onursal başkan konumunda görmeliydi aslında.

Maalesef yapamadı bunu Baykal.

Ama birileri öyle bir tezgâh hazırlayıp, öyle bir kroşe patlattı ki; o bile anlamadı nereden geldiğini ve kimin attığını.

İşte burada duralım;

Çünkü bundan sonrasında oluşanlar beni de oldukça fazla etkileyen ve hatta üzen gelişmeler oldu ne yazık ki.

Çünkü böyle bir ayrılışı hiçbir zaman düşünmedim ve düşünmekte istemem.

Elli yıla yaklaşan bir siyasi yaşamın,20 yıla yakın bölümünü Genel Başkan olarak geçiren bir siyasetçinin sonu böyle olmamalıydı.

Baykal da bunu hiçbir zaman hak etmiyordu ve Türk siyasi tarihinde eşine zor rastlanır bir değişim ve vefasızlık gerçekleşiverdi iki üç günün içinde.

Veya vardı da su yüzüne çıkıverdi bir anda.

Aslında böyleyse daha da kötü ki; işte o zaman hançerlenme iddialarını haklı çıkaran bir tutumdur bu.

“Kral öldü yaşasın kral” naraları atılmaya başlanıverdi bir anda.

Gözyaşları, gitme gel çağrıları, ne olur bizi bırakma yakarışları bir anda oluşan “iktidar yürüyüşü” hatta koşunun meydana getirdiği rüzgârın arasında kayboluverdi.

Ama bu rüzgar sadece Baykal'ın unutturmaya yetti sadece.

Rüzgâr, hele hele iktidar rüzgârı öyle bir iki günlük olaylar sonrasında gelmiyor ne yazık ki.

Ülkemizdeki siyasi arenada uzun süreli esintilerin devamından sonra oluşan rüzgârlar ancak böylesi umutları yeşertebiliyor.

Türkiye de siyasetin başarısı heyecanlı ve coşkulu kongrelere ve mitinglere de bağlı olmuyor ne yazık ki.

Şayet öyle olsaydı, milyonlarca insanı bir araya toplayan Bayrak mitingleri, Kordon boyu mitingleri, Tuncay Özkan gayret ve özverileri ile oluşan birlik ve beraberlik gösterileri sonrasında yaşanan seçimlerde CHP 160 milletvekilinden 99 kişiye düşmezdi.

O halde bir partinin iktidar şarkıları söylemesi için koroda halkın büyük çoğunluğunun olması gerekiyor. Kendinden oluşan ve sana zaten destek veren insan topluluğunun coşkuları ve heyecanları ne yazık ki yeterli olamıyor.

Bunları yazarken sanki muhalefet yapıyor izlenimi vermekten de çekiniyorum hani.

İnanın istiyorum CHP’nin iktidar olmasını.

Ülke bu partiyi de denesin ve görsün bir kere.

Ama bu istemekte, arzu etmekle, Baykal’ı ve ona destek verenleri saf dışı bırakmak ile olacak şey değil.

Lider olmak, birinci adam olmak o kadar da kolay bir şey değil elbette.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine, dürüstlüğüne, hırs ve heyecanına, ülke sevgisine söyleyecek hiçbir sözümüz yok

Ama bunların hepsi Baykal’da yok muydu zaten.

Bana göre; “Baykalsız CHP, Genel Başkanını buldu işte” demek zor.

İnşallah yanılırım..

CUMA GÜNÜ SERİMİZİN SON YAZISI İLE BULUŞMAK ÜZERE...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.