Son günlerde siyaset meydanında giderek artan ve hakarete varan söylemler. Hep vardı da bu günlerde daha bir ivme kazandı.
Eleştiri elbette gerekir. Yerinde zamanında ve dozunda kullanılırsa yararı bile olur.
Ancak, saygısızlık ve küfür düzeyine inerse çir kinleşir. Hilkat garibesine döner, ve çirkinleşir. Hele kamu önünde olursa daha bir önem kazanır.İnsan söylemek istediklerini kabalaşmadan, öteki konuma düşmeden de dillendirebilir. Doruklarda yumuşak uslup daha da önem kazanır. Hani derler ya, hoca örnek olmayan şeyler yaparsa, cemaat ne yapmaz.
Meclisteki 550 kişinin görevi yasa çıkarmaktır, kavga etmek, yumruklaşmak değildir. Kaba kuvvetin girdiği yere akıl fikir girmez, derler. Kimsenin bir şey dediği yok aslında.Uydur uydur, sonra kendin de inan.
Yerel basında belediyenin gazetecilere daire vereceği haberleri… Ne denli doğru bilemiyorum ama nedenini de doğrusu merak ediyorum. Sonra hangi gazetecilere ? Çalışan gazetecilere mi, Çalışmayanlara mı? Yoksa yatan gazetecilere mi..?
Yerel gazeteciliğin zor zeneat olduğunu az çok biliyorum. Satılmayan gazeteler,alıntı haberler… Bereket resmi ve özel ilanlara, reklamlara! Ki buna rağmen Edirne’de çıkan yerel gazete sayısı sekiz olmuş.İlçelerde, hatta bazı köylerde bile çıkartılan gazeteler var?
Unutmadan belirteyim bu konut bağışlama işi çok ihtiyacı olanlar için düşünülmeli. Yerel gazetelerin sayıca çok olması yerine az olsa da insanlar geçinecek denli para kazansa.
Hani bir elin nesi var, iki elin sesi var derler ya kim anlar, kim dinler.
Bizim insanımız nedense birlikteliği kaldıramıyor. Olsa bile hür-gür hiç eksik olmuyor. Oysa zaman birliktelik zamanı. Şirketler, kooperatifler, holdingler böyle değil mi?
Ancak “Ortak malı köpeğe at, o bile yemez deyişi de halk arasında yaygın.
Az önce milletvekilinin sayısını anmıştım. Bence bu sayı ülkemiz için çok fazla.Eskiden olduğu gibi 450 neyimize yetmez. İsraftan kaçınmanın bir yolu da bence bu.
Seçime az kaldı. Ama henüz hiçbir şey değişmedi.Önce şu baraj indirilmeli değil mi?kaldırılmalı. Uygulanan sistem örneğin, benim kendi partime verdiğim oy, başka bir partinin işine yarıyor. En azından haksızlık değil mi bu? Demokrasinin özündeki eşitlik olmayınca bu sistem böyle işleyecektir. En iyisi 27 mayıs darbesinden sonra uygulanan “ulusal artık” Sistemi. Bu sistem de işte her oy yerini ve yatağını bulmak
ta. Bu sistemden dolayı o yılara yapılan seçimde İşçi Partisi bile 13 millet vekiliyle parlamentoya girmişti Girmişti de başlarına gelmeyen kalmamıştı. Yanlış anımsamıyorsam zamanın ünlü solcusu Çetin Altan bile saldırıya uğramıştı.
Barajı düşürmenin ekonomi ile ne ilgisi , bu kıt aklım ermedi
Bir de fasulyenin fazileti var. Parti içi demokrasi. Hangi parti yaptı bunu. Ben henüz üç maymun gibi görmedim, duymadım, bilmiyorum Vekiller neredeyse parti başkanının neferleri ya da piyonları gibi.
Aday adayları belirlenmeye başladı. İstifa edenler hayli kalabalık.. Bunlar nereye koşuyor göreceğiz Zaman her şeye kadirdir, derler ya demeseler de olurmuş
Şimdide bir iki not:
Daha doğrunu minik uyarılar. SERHAT sözü SERHAD diye yazılmakta ki, yanlış. Doğrusu SERHAT olmalı.Özellikle minibüsçüler bu söylemi düzeltmeli. Çünkü “ser” baş demek, “hat” ise çizgi, sınır anlamını içerir.
Bir gereksiz deyişi de KONTEYNIR. Çöp bidonu hem dilimize daha uygun, hem söylemesi ve anlaşılması kolay. Değil mi yoksa?
Bunlar yabancı hayranlığının, anlaşılmazlığın özentisi olmadı. Anlaşılmasın ki, millet
Bir şey var sansın.
-----------------------------------------
Üsmen Aga’nın iç güveyinin çoktandır sesi çıkmıyordu.Şakir Sali aga selam göndermiş geçenlerde. Manicikler de koymuş selamın yanına, işte:
Edirne’ye gidersen / Fıstık alsana yarim / Bizim ordan geçerken / ıslık çalsana yarim.
