Her yıl Eğitim Öğretim yılının başlangıcında, yarıyıl tatilinde ve sonunda bir yazı yazarak öğretmenlik yıllarımın hatıralarını yaşamaya çalışırım.
Biraz geç kaldım ama yine de yarıyıl tatili ile ilgili bir yazı yazmam gerekir.
Daha dün okullar açılmıştı sanki.
Ne çabuk geçiyor zaman, anlamak mümkün değil.
Veya yaşlar ilerleyince insan zamanın geçmesini istemediği için beklide öyle hissediyor.
Oysa çocukluk ve gençlik yıllarımı hatırlıyorum da, bir türlü zamanın geçmediğinden dert yanardık arkadaşlar arasında.
Öf, pöf çekerdik.
2018–2019 Eğitim Öğretim yılının yarısı geçmiş bile.
Çocuklar için çok önemli bir tatil süreci başladı tabiî ki.
Aslında onların iple çektiği tatil gelmişti.
Bakıyorum tüm çocuklar cıvıl cıvıl.
Herkes bir şeyler yapabilme veya bir yerlere gidebilme hayali kuruyor doğal olarak.
Maddi durumu ve babasının iş durumu müsait olanlar elbette bu tatili en iyi şekilde değerlendirerek tatilin en güzelini yaşayacaklar.
Maddi açıdan çok rahat olmayanlar ise hiç değilse babasını köyüne de gitmek gibi bir gezi ile bile mutlu olmaya çalışacaklar.
Tatiller; çocuklar ve onların öğretmenleri için dinlenme ve yeni döneme daha zinde başlayabilme imkânına sahip olabilmek için düşünülerek tahsis edilmiş zaman dilimleridir.
Yani, bu süreçte dersler ile ilgilenmek ve zamanın büyük bölümünü ders çalışarak geçirmek, çok doğru bir davranış olmaz.
Bazı velilerin çocuklara ders çalışmaları konusunda baskı yapmaları veya zorlamaları kardan çok zarar getirir.
29 yıllık meslek yaşamımda buna çok dikkat etmiş, yöneticiliğim süresince de, öğretmen arkadaşlarıma bu konuda tavsiyelerim olmuştur.
Tatil çocuklara dinlenmek için verilen bir mükâfat kabul edilmelidir.
Elbette, başıboş gezmesi veya tamamen kitaplarından kopması demek değil bu söylediğim.
Zaten çocuk belli bir süre sonra siz istemeden ve kendiliğinden buna yönelecektir. Özleyecektir kitap ve defterlerini.
Zayıf olan dersleri ile ilgili takviye niteliğinde yardım almak elbette olacaktır.
Ama bunları, istek dâhilinde ve hiçbir zorlamaya maruz bırakmadan yapmalıdır.
Sayın öğrenci velilerinin bu konularda çok dikkatli olmaları gerekir.
Benim öğrencilerim ve beraber görev yaptığım öğretmen arkadaşlarım bilirler.
Ben, her hafta sonu, hatta bazen iki günde bir sabah ve akşam toplantılarında nutuk çekerek ikazlarda bulunmayı alışkanlık haline getirmiş bir yöneticiydim.
Bu konuşmalarımda, hem öğretmenlerimin, hem öğrencilerimin hem de velilerimin dikkat çeken hata ve yanlışlarını aktarmaya çalışırdım.
Hele hele böyle yarıyıl ve yılsonu konuşmalarım bazen bıktırıcı hal alırdı bazıları için.
Ama çok yararlı olduğuna inandığım için birkaç kişi için bu özelliğimden bilerek vazgeçmezdim.
Tam 16 yıl oldu emekli olalı.
Özledim elbette.
İyi ki gazeteciliğe başlamışım zaten.45 yaşında emekli olup kahve köşelerinde oturmak ta vardı işin içinde. Ama ben onu tercih etmediğim için de bahtiyarım.
Yavrularımıza, bu en doğal hakları olan yarı tatilini en iyi şekilde geçirmelerini temenni ediyorum.
Sevgili meslektaşlarıma da bu yoğun çalışma temposunu verdiği yorgunluk ve sıkıntıyı bir an önce üzerlerinden atacakları bir tatil ortamı diliyorum.
İYİ TATİLLER……..
