Bir şehrin Yedi Emin alanlarının görüntüsü o yörenin ekonomik göstergesi sayılır

Borcunu ödeyemeyen vatandaşların mallarına el konulan yer olan  Yedi Emin parklardaki el konulan araç sayıları her geçen gün artıyor Edirne’deki 4 yedi emin parkına baktığınızda ağzına kadar,otomobil,iş makineleri,  minibüs,kamyon,kamyonet, motosiklet ile dolu olduğunu görürsünüz.

Borçları ödenmediği gerekçesiyle el konulan bu araçlar sahiplerinin ekmek kapısı olarak kullanılıyordu. Borçlar ödenmez hale geldiğinde yasa gereği bu mallara el konuluyor.

Ancak borcun faizi ile ödenmesi halinde bunlar geri alabiliyor.

 Aksi halde meydanda çürümeye terk ediliyor.Belki de bir süre sonra milli servet diye satışa çıkarılıyor. Edirne Yedi Emin alanlarında el konulan araç sayısı gösteriyor ki, ilimizde borcunu ödeyemeyen insan sayısı  çok yüksek.Hiç bir kişi ekmek parası kazandığı  malına el konulmasını istemez.

Bu durum halkın  borcunu ödemede aciz kaldığını gösteriyor.Kamyonuna borcu nedeniyle el konulan bir vatandaşımız anlattı.Yedi Emin alanında kendi kamyonunu görünce yüreği parçalanıyormuş.”Kamyonum adeta  beni buradan kurtar” çağrısı yapıyormuş.bu duruma üzülmemek mümkün mü?

---------------------------

DÜŞENİN DOSTU OILMUYOR

“ Mal canın yongası denilir” onu kaybettiğinde canından bir parça gitmiş olur.Bu tür zorluklara düşenlerin ne kadar zor günler geçirdiğini derdine çare bulmak için tüm imkanları deneyip sonunda çözümsüzlüğe düşünce yıkıldığını.Bu tür zorlukların insanları intihara kadar sürüklediği , basını haberlerinde yer alıyor.Hiç kimse ekmek teknesini kaybetmek istemez .İnsanların istekleri dışındaki gelişmeler, beklentilerinin gerçekleşmemesi bu duruma düşürebilir.Onun için yaşam düzenimizi en olumsuz koşullar dikkate alarak belirlemeliyiz.Kısaca “ ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı” ihmal etmemeliyiz.Hiç bir zaman düşenin dostu olmasını dikkatten uzak tutmamalıyız.

-----------------------

HALKIMIZ KARŞI GÖRÜŞÜ SAVUNAN TELEVİZYONLARI DA İZLEMELİ

Siyasilerin yönlendirmesi sonucu halkımızın büyük bölümü kendi siyasi görüşlerine uygun olan televizyon kanallarını izleme alışkanlığı kazandı.

İzlediği haberlerde en doğru olanın kendi kanalında, halka sunulan haberlerin doğru olduğu inancı içindeler.

Halk doğrular arasında yanlışların da olabileceği anlayışı benimsemiyor.Onun için, gerçeği öğrenme arayışında olanlar ,karşı fikri savunan, tamamen ters görüşte olan programları da izlemelerinde yarar var.

Çünkü günümüzde objektif haber sunan televizyon kanalları ve gazete sayısı pek az. Tamamı bir görüşün savunuculuğu konumuna dönüşür vaziyette.

Bunun için halkımız kendi fikirleri doğrultusunda yayın yapan medya kuruluşlarını yanında karşı yayın yapan televizyon kanallarını da izlemelerinde yarar var.Daha sonra bu haberleri kendi mantık süzgecinden geçirdiğimizde  doğrulara daha çabuk erişiriz.Verilen haberler ne kadar doğru temele dayanıyor ,toplum gerçekleri ile çakışıyor mu? Yoksa halkı kandırmak amacıyla yapılan düzmece haberler mi.?

Bunu ancak farklı yayın yapan televizyon kanallarından öğrenebiliriz.

Aksi halde tek besinle beslenen insanlardan farkımız olmaz Bu da sağlığımız ve geleceğimiz açısından çok sakıncalıdır.

Bunu dikkate alan siyasiler kendi yandaşlarını televizyon kanallarına bağımlı hale getirmek için her yola başvururlar. O doğrultuda diziler ,yarışma ve eğlence programı ekrana getirilerek halkı televizyon kolik haline getirirler.halk da günlük sorunlar yerine bu dizilerin tartışmasını yapar.Böylece de halkın gerçek gündemi unutulur gider..

Bugün ülkemizde televizyon anlayışı bu doğrultuda devam ediyor.

Eskiden olduğu gibi objektif yayancılık ilkeleri yarini medya sahiplerinin çıkarları doğrultusuna yöneldi.Büyük oranda siyasi tercih ile şekillenen bu yayınlar sonunda halka yarar değil zarar vereceği zamanla daha iyi anlaşılacaktır.

-------------------

KAYSERİLİNİN YALANI

Padişahın biri:”Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim” der

Bütün yalancılar sıraya girip yalan söylemeye başlarlar.

Yalancılardan biri:

“Bir kuş bir aslanı kaptığı gibi yuvasına götürdü ”Der.

Diğeri:

Bir eşeği ülkenin birinde kral yapmışla” yalanını söyler.

Padişah:

Ülkenin kralı pencereden bakarken tacını düşürüp pencerenin altındaki eşeğin başına geçirmiştir.

Taç kimin başındaysa kral odur” Der.

Bir diğeri:

Padişahım ben gökyüzüne bir ok attım tam altı ay sonunda yere düştü.” Der

Padişah:

Senin ok bir ağaca takılmıştır sonbaharda ağaç yapraklarını dökünce o ok da tutunacak bir yer bulamadığı için düşmüştür” Der

Hiç kimse padişahı yalanlarına inandıramamış.Sıra Kayseriliye gelmiş.

Kayserili:

“Padişahım sen babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almışsın bunu geri ödememişsin.Ben şimdi onu almaya geldim.Yalandır dersen ödülümü ver.

  Yok yalan değilse borcunu öde “ der.

Padişah çaresiz Kayseriliye bir küp dolusu altını vermek zorunda kalmış.

---------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ

İLK ÖZEL UÇAĞI  HÜSEYİN MÜNİF ALDI

Ülkede ilk sivil pilotlarımız Münif Paşanın oğlu Hüseyin Münif’le veteriner ve öğretmen olan Sadi Suat’tır

1910 yıkında Paris’te havacılık eğitimi görerek pilotluk belgesi aldı .Ayrıca bir de uçak satın alan Hüseyin Münif,Türkiye’de özel uçağa sahip olan ilk kişidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.