Kadın çiftçilerin katılımı ile gerçekleşen Lavanta yetiştiriciliği ile ilgili toplantıya katıldım. Trakyalı kadınlarımızın üretici pazarı ve geleneksel sanatlarımızı sahiplenmelerinden sonra ülkemiz için yararlı olacak lavanta konusunda da önderlik etmeleri beni mutlu etti.
Kadının elinin değdiği yerde bereket ve düzen oluyor. Kadınlarımızın bu işe nasıl canı gönülden sahip çıktıklarını görmek güzel bir duygu. Beni oradaki konuşmalardan çok kadınlarımızın bu işi sahiplenmeleri, “bizler bu işi yaparak evlerimize katkı sağlayacağız” demeleri dikkatimi çekti. Gönül ister ki tüm ülkemizin kadınları böyle girişimci ruha sahip olsun. Öyle sanıyorum ki bölge kadınlarımızın bu girişimci cesur tavırları bir süre sonra tüm meslek kuruluşlarımızda ve odalarımızda da etkin olmalarını , oralarda da söz sahibi olmalarını sağlayacak.
Ata’mızın arzuladığı, erkeğin çok gerisinde giden birçok haklardan mahrum biri değil onunla kol kola tüm güçlükleri ortaklaşa göğüsleyen kadın profili bölgemiz kadınları arasında gelişmeye başladı.Bu demokrasimiz açısından çok önemli bir gelişme.
Bu arada lavanta konusu sadece yetiştiricilik düzeyinde ele alınmamalı . Bir de bunun pazarlama satış sorunu var. Yetkililer buna da köklü çözüm getirmeli. Bazı ürünlerde olduğu gibi bu emek çiftçilerimizin menfaatine, karşı dönüşmezse bu iş güdük kalır.
Komşumuz Bulgaristan lavanta konusuna 80 yıl önce el atmış, şimdi bu alanda milyonlarda dolar gelir sağlıyor. Bu konuyu ciddiye almalıyız. Aksi halde bugüne kadar bazı ürünlerde yapıldığı gibi teşvik edip sonra köylülerin ürettiklerinin ellerinde kalması söz konusu olabilir. Buna meydan verilmemeli.
TOPLUM ALINTERİ İLE KAZANMAYA ALIŞTIRILMALI
Çevremizde bakıyoruz eli ayağı tutan eskilerin tabiri ile “taşı sıksa suyunu çıkaracak” gücü olan bazı kişiler fakirlik ayağına yatıp emeksiz hayat sürüyorlar.Emeksiz yaşam toplumda alışkanlık haline geldi.
Bölgemiz insanında bu alışkanlık devam ediyor . Bakıyoruz, ilimizde birçok iş dalında ara eleman sıkıntısı var. İnşaatlarda ve herkesin yapabileceği ustalık istemeyen işlerde yurdumuzun başka bölgelerinden gelen insanlar çalışıyor. Ekmek parasını kazanıyor bir de memleketinde ailesine para gönderiyor.
Devletin sosyal yardımından yararlanmak için çalışma yerine tüm yolları deneyenler ve oradan aldıkları para ile çalışmadan geçinenlerin yolu iyi yol değildir.
Devletin de bir süre sonra buna çözüm getireceğini umuyorum. Hiçbir geliri olmayan genç dinamik insana para yardımı yapılıyor, yardımlar bir emeğin karşılığında yapılmalı. Ne yazık ki insanlarımız emeksiz kazanca alıştırılıyor. Yardım kurumlarına baktığımızda bunu görüyoruz . Toplumda daha önceleri hizmetlerin devlet tarafından yapılması alışkanlığı vardı. Şimdi bu alışkanlık sosyal yardımlarla devam ediyor.
Daha önceleri köylerde İMECE usulü çalışma sistemi vardı. Köylerde bazı işler, köylülerin ortak çabası ile çözümleniyordu.
Bunu yadırgayanlar, cebri çalışma yöntemi olduğunu savunanlar oldu. Sonuçta bu çalışma kaldırıldı. Aslında köylerde ortaklaşa yapılacak işler olmalı. Her şey devletten ve mahalli idarelerden beklenmemeli.
Eşi, çöpleri toplayıp evin geçimini sağlama çabasında, erkeğinin de sağlığı uygunsa yapacağı bir işi olmalı. Daha önceleri bazı işleri bölgemiz insanları yapıyordu teknoloji gelişti bu imkanlar kısıtlandı . Şimdi bakıyorum boyacılık, hamallık, evlerde temizlik işlerini başka bölge ve ülkelerden gelen insanlara havale ettik. İnşaatlarda ve sanayi kuruluşlarında çalışan bölge insanımız yok.
Trakya halkı bu rehaveti üzerinden atmalı. Emeksiz kazancın olmaması gerektiğini kabullenmeli Bugün farklı amaçlarla kendilerine sağlanan kazançlar bir gün sona ererse sudan çıkmış balığa döneceklerini unutmamalılar.
ELEKTRİK FATURALARI
Faturayı incelemeden parasını verdiğimiz elektrik faturalarının boyları her geçen gün artıyor. Bir önceki yıl faturaların boyuna bakıldığında daha kısa olduğunu görürüz. Buna neden, ödeme kalemlerinin ve diğer akıl karıştıran ödeme türlerinin katılmasıyla elektrik faturaları uzadıkça uzuyor.
Bu, sayıları onları bulan ödeme kalemi sonunda tükettiğiniz elektrik bedelinin iki katı ödeme yapıyorsunuz. Dağıtım bedeli deniyor, TRT payı deniyor, Bunların toplamı KDV’ye dahil ediliyor meblağ büyüdüğü için ödeyeceğiniz fatura tutarı da artıyor. Aslında alışveriş yaptığımız her şeyde böyle dolaylı vergi oyunu ile kazancımız tükeniyor.
Dünyanın hiçbir yerinde sigara ve akaryakıttan bizdeki kadar vergi yok. Bedellerinin üçte ikisi dolaylı vergi olarak alınıyor. Diğer taraftan emeklilerin aldığı maaşlardan ne gibi kesintilerin yapıldığını biliyor muyuz? Doktora gidip birkaç tahlil yaptıranlar bunun faturasının maaşlara nasıl yansıdığını görürler.