TÜM TRAKYA'YI BESTELEDİ !

    77 yaşındaki Erol Tekergölü, öğretmenlik mesleğini yaptıktan sonra emekli olduğunu, emekli olduktan sonra da beste yazarak türkü yapmaya daha fazla zaman ayırdığını ifade etti. Türkülerin çıkış noktalarını da anlatan Tekergölü, en son bestesini ise geçen ay Enez'de yaptığını söyledi. 
“EMEKLİ OLDUKTAN SONRA DAHA FAZLA ZAMAN AYIRDIM”
    77 yaşındaki Emekli Öğretmen Erol Tekergölü, emekli olduktan sonra beste yapmaya ve ud çalarak türkü söylemeye daha fazla zaman ayırdığını belirterek; “Öğretmen okulu mezunuyum. 1960 yılında öğretmen oldum. 28 yıl öğretmenlik yaptım. Çoğunlukla Edirne Bölgesi'nde çalıştım. Zaten bu türküler de genelde bu çalıştığım yerlerden kaynaklandı. Öğretmenlik yaparken olmadı bu türküler sonradan oldu ama oradaki anılarımdan da kaynaklanarak oldu bir yandan. Emekli olduktan sonra bu işe daha fazla zaman ayırmaya başladım. Bu alana daha fazla yönelmemin sebebi ise Edirne'de bir şiir dergisi çıkıyordu. Orada ben şiirler yazıyordum. O vesileyle arkadaşlarla tanıştık, sağa sola gider olduk. Simav'a gittik, orada Ozan Ağacı Türküsünü çaldım. Turhan Taşan diye bir bestekar kardeşimiz geldi, beni Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği'ne üye yaptılar.” ifadelerini kullandı. 
“HER GİTTİĞİM YERDE BİR OLAYDAN ETKİLENMEMDEN ORTAYA ÇIKIYOR”
    Tekergölü bestelerinin gittiği yerlerde etkilendiği olaylardan ortaya çıktığını ifade ederek; “Bu bestelerin çıkış noktası aslında her gittiğim yerde bir olaydan etkilenmemden kaynaklanıyor. Mesela Tekirdağ Türküsü nasıl ortaya çıktı? Tekirdağ'a Kiraz Festivalleri'ne gidiyorduk. Orada bir kızla tanıştım. Kiraz toplarken tanıştık, oturduk konuştuk, birbirimize aşık olduk. O kız sayesinde Tekirdağ Türküsü'nü yaptım ben. Zaten türkünün giriş kısmı da kızla ilgilidir. 'Yaylasında var kirazı- Kızlar toplar bazı bazı-Tekirdağ'ın nazlı kızı-Unutturdu kışı yazı' Bu türkü nereden çıkacak. O kıza aşık olduğumdan ortaya çıkıyor. Tekirdağ'ın denizini, köftesini de aldım türküye ama öncelik tabi ki yani bana yazdıran o aşık olduğum kızdı.” dedi.
    “SEVDAMIN DESTANI, GÜZEL EDİRNE'M”
    Edirne Türküsü'nün ortaya çıkışında Beyazıt Sansı'nın teşvikleri olduğunu belirten Tekergölü; “Beyazıt Sansı kardeşim bir Edirne Türküsü yapmış. Bana, 'bir tane de sen yap, sen beceriklisin bu konularda' dedi. Yapalım, dedim. Edirne Jojobet Türküsü'nü Beyazıt'ın dürtüsüyle yaptım bir nevi. Edirne'nin beni etkileyen yerlerini yazdım, bu türküde bir aşk hikayesi yok. Önce tabii ki Edirne deyince akla Selimiye geliyor. Selimiye'yi imaj olarak aldım. '4 ince minare, 4 zarif kalem- Semaya yükselen uçları alem- Geçmişten bu güne altın harflerle- Senin cazibeni yazar Edirne'm' Kim yazıyor? Selimiye'nin kalem olan minareleri yazıyor. Edirne'nin cazibesi orada zaten. Sonra ne var? Tunca, Arda ve Meriç var. 'Tunca Arda Meriç kol kola akar- Edirne hasreti sinemi yakar- Bir gün ayrı kalsam kıyamet kopar- Sevdamın destanı güzel Edirne'm'  3. kıtasında ise; 'Bülbül adasında öter bülbüller-Burcu burcu kokar laleler, güller-Değmesin bir daha sana yad eller-Sevdamın destanı güzel Edirne'm'” dedi.
    “EN ÖNEMLİSİ BABAESKİ TÜRKÜSÜ”
    Tekergölü kendisi için en özel ve önemli olan türküsünün Babaeski Türküsü olduğunu söyleyerek; “Bu türkünün hikayesi şöyle: 1960 yılında mezun oldum, tayin bekliyorum. O zamanlar telefon sadece postanelerde var. Postaneden telefon etmiş, Kırklareli'ndeki arkadaşlarım. Postanede bir tanıdığımız çalışıyor, o dedi ki 'Kırklareli'nden seni arkadaşların çağırıyor' Nereden biliyorsun dedim. Telefon ettiklerini söyledi. Kırklareli'ne gittim. Ertesi gün İstasyon Caddesi'nde Kırklareli'nin pazarı oluyormuş. Arkadaşlarla beraber oraya gittik. Gezerken bir kızı çok beğendim. Gittim konuştum. Onu çok beğendiğimi söyledim. Buluşalım, konuşalım, dedim. Kırklarelili olmadığını Babaeski'de oturduğunu söyledi. Adresini verdi, mektup yazmamı söyledi. Bir daha geldiğinde istasyonda buluşuruz, dedi. Döndüm ben Edirne'ye. 15-20 gün sonra mektup yazdım. Gideceğim günü söyledim. Dediğim gün Kırklareli'ne gittim, oradan Babaeski'ye geçtim. Sözleştiğimiz yerde beklemeye başladım. Ne gelen var, ne giden. 'Kırklareli treniyle uzandım Babaeski'ye- Nazlı yare mektup yazdım, istasyona gelsin diye- A benim vefasız yarim, mektubumu almadın mı?- Komşu gezmesine gidip, postacıyı duymadın mı?' Aslında kızın babası postanede memurmuş. Mektubu yakalamış, kız o yüzden gelememiş.” şeklinde konuştu. 
    “SON BESTEMİ GEÇEN AY, ENEZ'DE YAPTIM”
    Tekergölü geçtiğimiz ay Enez'de bir kadınla tanıştığını ve sonrasında Enez Türküsü'nü yaptığını belirterek; “En son Enez Türküsü'nü yazdım. Eylül ayında yazlığa gittiğimde bir bayanla tanışmıştım. Onun için yaptım. ' Gün batarken buluştuk, Tahta Köprü başında- Yakamozlar uçuştu kirpiğinde, kaşında- Ellerin ellerimde, gözlerin gözlerimde- Zaman durdu bir anda, o tatlı bakışında” ifadelerini kullandı. 
    “TRAKYA'YI TAMAMEN BESTELEDİM SAYILIR”
    Trakya Bölgesi'nde toplamda 11 türküsünün olduğunu belirten Tekergölü; “Edirne ve ilçeleri için yapmış olduğum toplamda 6 tane türkü var: Edirne Türküsü, Havsa Türküsü, Lalapaşa Türküsü, Uzunköprü Türküsü, Keşan Türküsü ve Enez Türküsü. Tekirdağ için yapmış olduklarım ise 2 tane: Tekirdağ Türküsü ve Hayrabolu Türküsü. Kırklareli'nden ise 3 tane var: Kırklareli Türküsü, Babaeski Türküsü ve Ozan Ağacı Türküsü var. Trakya Bölgesi'nden 11 tane bestem var. Trakya'yı hemen hemen tamamen besteledim sayılır.” dedi.